Nasıl ?


       

Nasıl oldu? Başına gelenler, hayatın sana getirdikleri, senin yaptıkların. Aradığın cevaplar, sorduğun sorular hep farklıyken aslında, nasıl oldu da hiç birine cevap bulamadın. Nerede kayboldun? Nasıl oldu da anladın kaybolduğunu? Çıkmak istiyor musun oradan? Tam da o tükenmiş hissettiğin anlarda, sorularının hep cevapsız kalması mı seni o noktaya getirmiş olan? Hayat her zaman devam ediyorken, akış hiç durmuyorken sen nasıl oluyor da bu kadar dışarıda kalmış buluyorsun kendini. Nasıl oldu? O ilk kaybediş, ilk pes edilen nokta, ilk kez devam etme isteğini nasıl oldu da kaybettin. Soru mu yanlış cevap mı? Nasıl anlayacaksın bu saatten sonra peki? 

Kafandaki çatışma bitmeyecek. Bir şeyleri anlamak için bunu bekliyorsan bekleme. Zaman kaybı. Zaman demişken, evet zaman. Zaman ne? Hiç düşündün mü zaman hakkında? Zamanın göreceliliğini ilk nasıl anladın? Zaman her derde devaysa eğer, bu geçen zaman senin derdine nasıl deva oldu ki? Unuttun mu zaman geçti diye, unutabileceğine inanıyor musun gerçekten? Ya da daha klişe istersen, zamanla bununla yaşamayı öğreneceğine inanıyor musun gerçekten? 

Sorular hiç bitmez. Soru kalıpları hiç bitmez. İnsanoğlu nedense hep cevap arıyor hep soru soruyor. Anlamak istiyoruz. Birilerine göre bir mantık var kafamızda, her ne hikmetse o mantık da insandan insana çeşitlilik gösteriyor ya, illa o mantığa uyduracağız yaşadıklarımızı. Kabul etmiyoruz. Bu böyle olmuş, peki tamam demiyoruz hiç. Durmuyoruz. Dur çizgisi yok, bir limit yok. 42 mi bütün soruların cevabı yoksa? Bence evet. Çünkü bu kadar basite indirgenmiş bir cevap bekliyoruz gerçekten de. Beynimiz bu kadar komplike olmasına rağmen, o kadar direniyor ki büyük resmi görmekte. Gözünün önünde olsa bile algılamıyor. Evet, bütün soruların cevabı, o nihai sorunun cevabı yine 42. Hiçbir anlamı yok, ama istenilen tek şey. 


Yorumlar

Popüler Yayınlar